1 Ağustos 2010 Pazar

Paranoyak Takılmalar

Durup durup aklıma takılan bazı şeyler olur.
Daha önceleri geceleri başımı yastığa koymamla basmaya başlayan bu bitmez sorularımın esiri olmamak için yatma saatlerimi epey geciktirdiğim bile oldu. Öyle böyle değil! Bildiğiniz paranoyaklık hali.

Kaşığa neden kaşık adı verildiğini düşünürken, kaşığın ilk keşfine kadar gerileyen sorular... Kendi kendime yüzlerce kez 'saçmalama diyen demiş boşver dal hayallere...' desemde, hayal nedir sorularıyla karşılaşmaya başlayınca iflah olmaz bir umutsuz vaka olduğuma inanmaya başladım. Önceleri sadece geceleri başıma gelen bu saçmasapan sorgulamalar giderek gündüz saatlerine yayılmaya başlayınca paylaşmaya karar verdim. Belki aranızda benden birileri vardır, birlikte toplu terapi yapar ya soruların yanıtlarını bulmakla ömrümüzü yeriz, ya da birbirimize güler iyileşiriz;)
Google gibi bir arama motorunun dünyanın tüm bilinmeyenlerini bilmemize olanak tanıdığını unutmuyorum ama mantıklı sorular için!

Evlilik için neden 'dünyaevi' denir? Buyrun sorun Google'a? Bir dünya dünyaevi açıklaması var ama neden denir... bunun açıklaması yok!

Çoğunluğun beğenmediği film, kitap, müzik neden hep liste başlarında yer alır? "Ayy bu adamdan nefret ediyorum!" dediği halde neden insan ısrarla adamın görüntülerini izlemeyi sürdürür?

Esprili insanların çoğu neden küfürbazdır ya da argo sözcükler kullanır? Küfür komik bir şeyse, neden insanlar kendilerine küfredildiğinde kızarlar?

Çok gülünce ağlanacağının bilimsel bir ispatı var mıdır?
Biz Türkler hemen her konuda espri üreten bir milletiz. Cenaze evinde kıkırdaşıp gülmemize bile "sinirler bozuk" diye kılıf uydurmaya çalışırız ama ben buna inanmıyorum. Ölen dünyanın en aksi adamı bile olsa yaratmış olduğu komik durumlar vardır, bunları anıp gülmek ölene saygısızlık filan değildir! Sonuçta biz her durumda gülünecek bir şeyler bulabiliyorsak, eh ağlanacak bir şeylerde olduğuna göre... "neden çok ağladık inşallah çok gülmeyiz demiyoruz?" Takıntılı mıyız?

Denize dizlerine kadar girip, orada dakikalarca beklerken neden ikide bir plajda güneşlenen yakınlarına "gelin su harika" diye gaz verir insanlar? Sen su kontrolünden sorumlu tatilci misin?

Havanın soğuk,sıcak ya da güzel olduğunu herkes anlayabilecek kapasitedeyken, sıcak soğuk yakınmalarının anlamı nedir?

İlk kim konuşmayı denemiştir? Ne demiştir? Sözcüklere anlamlar nasıl yüklenmiştir? Neden hayır olumsuzdur, evet olumludur? Kimin kafasının altından çıkmıştır? Babanın erkek kardeşi neden amca, kız kardeşi neden haladır? Ne anlamı vardır?

Twitter üyesiyim bildiğiniz üzere...
Kafamda twitterın dişi kullanıcıları için bir dolu soru! Kendilerine sorsam... "sapık mısın?" diye sorabilirler, açıkcası çekiniyorum;) Neden erotik rumuzlar, erotik fonlar, erotik profiller? Sakıncası yok tabi ki. Ama neden bunların sahibi dişiler?
Buna bağlı hemen bir diğer aklıma takılan, madem bu kadar iddialısınız ee neden kimliğinizi saklıyorsunuz? Ayıp mı? Ayıpsa derdiniz ne? Bu ne turşuysa bu ne perhiz durumu bile yok!

Kısaca...
Yukarıda dile getirdiklerim aslında basit görünebilir. Ama verdiği rahatsızlığı anlatamam.;(
Havuzun bir türlü doldurulamamasını, karşılıklı kalkan iki otobüsün bilmemkaç km hızla gittiklerinde hangi noktada karşılaşacaklarnın anlamsızlığını bile teslim ettiler, ders programlarından çıkardılar ama benim "neden kaşığa kaşık denmiş ki?" soruma hala bir yanıt yok.

Varsa sizin de takıldığınız sorular paylaşalım mı? ;)

2 yorum:

  1. All in all you're just another brick in the wall...

    YanıtlaSil
  2. mantıksız sorulardan mantıklı bır blog cıkmıs:))) tebrıkler

    YanıtlaSil