15 Ağustos 2010 Pazar

Aldatma üzerine notlar

Aslında çok farklı bir konu yazmak için bloğu açtım. Ama... kafamda ki konular aralarında toplandılar ve kalemim bu konuyu seçti; Aldatmak!

Yazıyı okudukça beni marjinal bulabilirsiniz. Bütün riskleri göze alarak;

Ahmet Altan 'Aldatmak' kitabını yazana kadar, memleketimde bu konuyu konuşmak tabuydu. Kitabı okuyan hanımlar önce şiddetle itiraz ettiler hanım hanımcık bir kadının yolunda giden evliliğini onlara göre 'şehvet' nedeniyle bozmasına. Sonraları epey tartışıldı. Çarpıcı bir kitaptı.
Niyetim kitabı anlatmak, tartışmak, kim haklıydı kim haksızdı muhabbetine girmek değil. Benim niyetim bu konuda düşüncelerimi paylaşmak sadece. Sonra belki sizlerden yorumlar gelir tartışırız;)

Yıllarca, aldatmak erkeklere has bir davranış şekli kabul edilmiş. Hatta erkeklerin doğasında baskın olan bu egonun doğruluğu bizlere öyle bir öğretilmiş ki, nerdeyse aldatmayan erkeği garipseyecek duruma getirilmişiz. Erkeğin 'elinin kiri' olarak tanımlanan erkek aldatması, acımasızca kadını 'kir' olarak göstermiş, hatta bunu en yaygın kullanan kadınlar olmuşlar! Öyle ya dişi köpek kuyruk sallamazsa 'masum' erkek neden peşine düşsün? Yuvayı yapan dişi kuşa düşende erkeğin elinin kirini yıkayıp yuvaya bir barış dalı daha eklemek. Üstelik güvenini yitirmeden, sormadan sorgulamadan!

Bunlar bilinen 'acımasız gerçekler'. ;)

Ben bu olayın biraz daha farklı boyutlarına bakıyorum.
Hani şu insan davranışları incelendikçe gelişen bilim dallarının yaşamımıza kattığı yeni kavramlara...
Beyin aldatması, göz aldatması gibi kavramlar türedi malumumuz.
Aldatma olayını genişleten, nerdeyse hepimizi aldatan birer cani fani olduğumuza ikna eden ama asla açıklamayacağımız bu sırrı kendimizde taşıyacağımız türden aldatmalar...

Göz aldatması aldatmaların en masumu. 'Yapmadım' diyen kadın erkek kim varsa bana yazsın, yemin ederim ona Tom Cruise ya da Angelina Jolie'nin oynadığı bir film DVD si hediye ederim.
Bir plajda, bir cafede otururken yanında ki eşinin, sevgilisinin varlığına rağmen önünden geçen bir yakışıklıya/huriye çaktırmadan bakışlar fırlatan, gözgöze gelmeye çaba harcayan, ya da bir şekilde kendimizi göstermeye çabalayan biziz! Şu gerçeği kendimize bile itiraf edemiyoruz! Yakalanınca 'Allah sahibine bağışlasın, pek tatlıymış' iyiniyetimizi göstermekle yakamızı sıyırıveriyoruz!

Beyin aldatması...
Sapıklığa varmadığı sürece kime ne zararı olmuş? Ben yararlarını bile sayabilirim. Evet yaparım bunu!
Erkek ya da kadın, eşiyle birleşirken başkasını düşünüyormuş da... aslında onu hayal ediyormuş da...
Eee ne var, ne oldu yani? Mutlu olmadın mı? Amacın mutlu olmak değil miydi?
Haa anlarım, çamaşır asarken ya da otomobil yıkarken sana başka bir isimle seslenmeye başlamışsa paranoyaklık tehlikesi başgöstermiştir, önlemini alırsın.

Ama kimseyi beynindeki düşüncelerden, gözündeki görüntülerden dolayı mahkum edemezsin, suçlayamazsın, aldatıldım diye feryat figan ortalığı velveleye veremezsin. Dolayısıyla bu aldatma şekilleri benim lugatımda yok!
Zaten Güzin Abla yıllardır yazmıyor mu? Karınız kocanız başkasına kaydırıyorsa az biraz kendinize çeki düzen verin, hatta ortalıkta salınmadan önce bir kadeh şarap yutuverin diye?
Yıllardır okuduğum anladığım, suçlu hiç bir zaman aldatan değil, hep aldatılan!
İnsan durduk yere aldatmaz!

Benim marjinalliğim bu noktada başlıyor işte.
Hiç kimseyi bu tip aldatmalardan dolayı mahkum edemiyorum!
"Asıl aldatma beyin aldatmasıdır." klişesini kabul etmiyorum!
Bu sözün arkasına sığınıp, yatakta biten aldatmaya kılıf uydurulmasına hiç dayanamıyorum!
Çünkü insan zaaflarının farkındayım.
Bunları kabul edersem, herkesin potansiyel 'aldatan' olduğunu kabul etmiş olurum. Güvenim sarsılır.

Yatakta biten aldatma gerçek aldatmadır benim gözümde.
Aslında biraz zorlarsam bu aldatmayı mazur gösterecek nedenler bulabilirim. Ama kadınım... yakışık almaz. Bana bunu öğretmediler! (desem de... anladınız siz onu!)

Bir dip notcuk: Bu yazıyı yazmaya başladığımda, benim düşünce ve kalem olarak idolüm Neslihan Acu "Aldatma" konulu yazısının medyatava linkini verdi. Etkilenmemek için yazıyı henüz okumadım. Sen kim Neslihan Acu kim diyerek bana gülümseyenlere tek sözüm: Evet haklısınız! O benim çok saygı duyduğum, örnek aldığım yazarlardan birisi. Bir gün adımın onun adı gibi saygı ve sevgiyle anılmasından başka ne isterim?

Bir dip notcuk daha: Aldatmak kitabı türünün ilk örneği değildir. Konunun tartışılmaya başlamasında tabuları yıkan kitapların hemen hemen ilklerindendir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder