10 Aralık 2011 Cumartesi

Neo-romantik aşklar

Eminim itiraz edenler olacak.
Önüme geniş bir fotoğraf koymak isteyenlere hazırım hatta. Oysa ben o fotoğrafa, nerdeyse 3 boyuttan bakıyorum günlerdir.
ve
genel durum böyleymiş:

"Evet, artık erkeğin hödüğü makbul. Yine bir tür romantizm var ama buna "neo romantizm demek daha doğru. Yani kadını kibar, mumların yandığı bir restorana götürmek out, maça götürmek in. Kadını günde 3 kere aramak out, telefonuna cevap vermemek in. Onunla resim çektirmek out, başka kızlarla çektirmek in."

Sözlerin sahibi ben değilim, ben olsam resim yerine foto derdim zaten.;)
Bugün Ayşe Arman'ın röportaj konuğu Nezih Ünen'in sözleri bunlar.

Röportajın devamıda ilginç.
Zamane aşklarına farklı bir bakış açısı. Saptamaların çoğuna istemeyerekte olsa katıldım, çünkü bir türlü toparlayıp bir araya getiremediğim sözcüklerle "aşk" analizi yapmış Ünen.
Elbette, kadınların da eski kadınlar olmadığını vurgulamış, hatta suçluyu "facebook" (twitter'dan henüz haberdar değil sanırım) tarzı internet siteleri olarak ilan etmiş.

Ve şöyle bir saptama yapmış:
"Aşk giderek sevgiden uzaklaşıyor."

Tesadüf bu ya, iki gündür dilime dolanan şarkı sözleri şu, hatta msn kullansam, kişisel ileti hanesine yazacağım şu sözler:

"Koskoca bir ömrü tükettim seninle
Ve sen hiç olmadın aslında içinde"


Acıtıcı değil mi?

Kavramlar değişiyor.

Biz, dinozor romantikler, hala aşk'ın vuruculuğuna güzellemeler yapıyor olsak ta, yeni aşk düzeni aslında Ünen'in tarifi işte.
Ve her ne kadar kabul etmesekte, ataerkil inancın belki de son kalıntılarını taşıyoruz içimizde biz bazı kadınlar.
Bir erkeğin kolunun altında, sahiplenilmişlik, sahiplenme duygusunun hazzını yaşamak istiyoruz.
Baktık olmuyor, "tek taşımı kendim aldım" moduna geçiyoruz.
Ama inancım odur ki, gururla sığındığımız bu cümlenin içimizi farklı bir yakmasından kurtaramıyoruz kendimizi.
Oysa, karşılıklı sevgi, saygı hatta aşk içinde, yine de alabiliriz tek taşımızı.
Neyse.;)

Nezih Ünen'in sözettiği erkek modeli, başlangıçta, beraber olduğu erkeğin marjinal olduğunu düşünerek sevimli bile gelebiliyor kadına.
Yine inancım odur ki, en küfürbaz kadının içinde bile bir zerafet vardır, doğası gereği. "Erkek gibi kadın" olmaksa, en marjinal erkeğin bile pek hoşlanmadığı bir durum da olabilir genelde.

Ve kıskançtır aslında kadın, meraklıdır
içini açmayı sever
gevezedir çokca
çünkü paylaşmayı sever
paylaşılmadığında, suskun kalındığında, kendisini ilişkiden dışlanmış hisseder
agresiftir kadın
sükunetini koruyamaz duruma geldiğinde, içi ne kadar acırsa acısın
gözünün önünde ne kadar güzel anı canlanırsa canlansın
ve en fenası ne kadar çabalarsa çabalasın
erkeği kaybetmiştir, terkeder.
Tabi ki aslında kimin kimi kaybettiği tartışılır.
Ve zalim erkek, kadının terkini, başka kadınlara "hödüklük" yapmak üzere, umursamaz bile.

Doğrusunu söylemem gerekirse, ben bu "hödüklük" durumunun makbul olduğuna inanmıyorum, inanmak istemiyorum.
Nedeni açık.
Çünkü çevremde, mutlu çiftten çok, ayrılmış, boşanmış çift var artık.

Oysa ne kolaydır aşk.
Aşk'ı sürdürmek.
birlikte maça da gidilir, mum kokulu restoranlara da
birlikte küfür de edilir, gözgöze bakışıp aşk ilanı da yapılabilir
çalan telefon açılır, münakaşa da edilir, sevgi sözcükleri de sıralanabilir
birlikte fotoğraf karesine poz da verilir, başkalarıyla pozlara da gülümsenebilir.

Aşk'ı sadece sevgiden değil, saygıdan uzaklaştırmazsak.
"Ben" değil, "biz" olmayı başarabilirsek, son günlerin "in" sözüyle.


Ve ben Kaybedenler Klübü'nün kulubesindeyim şimdilerde.
Esas oyuncu olmam için belki çok az zamanım kaldı.
İçim gerçekten acıyor.
Ortak bir yaşamın içinde, dışlandığımı hissetmek çok yaktı canımı çok.
Ve artık, açılmayacak bir telefonu çaldırmak istemiyorum.
Ve artık, sadece ve sadece 3 gün etkisini sürdürecek "seni seviyorum" ları sıralamak istemiyorum, en acısı çok sevildiğimi bile bile.
Aşkla, sevgiyle, saygıyla bir ortaklık yaşamak bile istemiyorum artık.
Güzel anılarıma kapanıp, onlarla gülümsemek istiyorum.
Çünkü ben hödüklüğü marjinallik kabul eden, "öküzün birini seviyorum" diye gururlanan kadınları benimseyemiyorum.

Neo romantik değilim.
Telefonumu hiç kapatmadım
çünkü bir fotoğraf var içinde.
Huzurlu bir akşamüstünün, güneş batarken çekilmiş bir yol fotoğrafı.

2 yorum:

  1. Belikçe selam Egemen ben. @medervisoglu isimli twitdaşın. :) Merak ettim seni. Nereden ulaşırım falan diye düşününce de burası geldi aklıma. Twitter hesabını kapatmışsın sanırım. :/ İyi misin? Sorun yok umarım. Twitter'ım sensiz adeta kuru ve bayat haberin olsun... :( Sevgiler!

    YanıtlaSil
  2. Harika bir yazı olmuş. Eline sağlık tekrar tekrar okuyabilecegim türden aklımdakilerin yazılmış halini gördüm resmen. takip ederim burayı sık sık.

    YanıtlaSil