20 Aralık 2011 Salı

Hayatımızın "di'li geçmişleri

Yitirdiğimiz insanların
yitip giden duyguların ardından, "oğff ne tatsız hayat" deriz ya hani.

Aslında hayat "di'li, du'lu" geçmişimizle ne kadar da güzeldir

Şöyle bir düşünün, sadece bir an.
Yitirdiğimiz her kişi, her duygunun bize yaşattığı güzel anıları, anları.
Hiç bir ilişki, hiç bir oluşum tesadüf değil bence.
O insanların ailemiz olması, arkadaşlarımızı dostlarımızı seçme, işimiz, iş çevremiz, vsvs.
Hepsinin bir nedeni, bir açıklaması yok mu?
Tesadüfen tanışabiliriz, ama yola birlikte devam kararı alan biziz.
Haa, kazık mı yedik, ya da hayalkırıklığına mı uğradık? İflas mı ettik? İşimizde başarılı olamadık, elimize çıkış mı tutuşturdular? En çok sevdiğimiz ölüp bizi terk mi etti?
Belki birisi değil, çoğu çoğunluğumuzun başına gelen olası durumlar işte.
Acımız sıcakken isyan ettiğimiz oluşumlar.

Ya sonra?

Di'li geçmişlerimizi düşünürken, paylaşırken...
en çok güzellikleri düşünürüz aslında
başlangıçları, birlikte yaşanmışlıkları
hatta ölüp giden kişinin komik anılarını paylaşırız, "vay rahmetli" diye bir gülüp, bir ağlama halini yaşarken
kazık yediğimiz insanımızı anarken, "ne kazık attı ama..." diye başlayan cümlelerimizin ardından, "ama bak şurada, o anda, o gün..." diye başlayan sıcak anıları atlamayız, yediğimiz kazığa üzülüp, nefretle iç geçirirken
Giden sevgilinin ardından üzülürüz, acımız öylesine büyüktür ki ölmeyi bile düşünürüz, sonra öfkeleniriz, beddualara vardırırız
ama başımızı yastığa koyduğumuzda, ya da ne bileyim bir sinema koltuğunda, veya bir marketin koridorlarında, bir yolculukta, o ağacın altından bir kez daha geçerken güzel anılarımızdır aklımızda olan istemsiz gözyaşlarımızın artık gülümsemeye dönüştüğü sonraları

Acının çok fena bir kışkırtıcılığı var. İsyankar yapar insanı vurduğunda. Acımasız yapar. Kötü sözler söyletir. Sakinliğini bozar, dengesini yitirtir.
Ben acının, öfkenin yaşandığı anda söylenen hiç bir söze, davranışa kızmaz oldum artık. Çünkü bu duruma sıkça düştüğümü, sonraları pişman olduğumu biliyorum. Ama bunu bilmek, tekrarlamamak olmuyor, bunu da biliyorum, ama giderek daha soğukkanlı yaklaşabileceğimi öğretiyor zaman bana. Susuyorum çoğunlukla artık.
İsyansız yaşamayı öğreniyorum.
En azından deniyorum.
Çünkü biliyorum ki, zaman geçip başka insanlara karıştığımda, yaşadığım günlerin güzelliğini anacağım sadece.
Paylaştıklarımızı.
"Di'li" geçmişin beni rahatsız eden bölümlerinden çok, mutlu eden yanlarını keşfetmek, anmak, insanları anlayabilmek adına olgunlaştırıyor beni. Belki hepimizi.
Hiç kimseden tümüyle nefret etmiyorum artık
yine bağlanıyorum, yine çok seviyorum ama açık kapılar bırakarak.
Benim için de açık kapılar bırakılmasını istiyorum.
Çünkü ben mükemmel değilim.

Ve

biliyorum ki, her türlü acıyı, olumsuzluğu yaşadığımız halde, sıkça yinelediğimiz, "nerde o eski günler" veryansını, "di'li" geçmişe özlem, aslında çok kişinin benim gibi yaşamasından, düşünmesinden.
Gidenlerle, terkedenlerle yaşanılan güzel anıların belki de çok daha fazla olmasından.

Sevgiler.

Küçük bir notcuk: Ekstrem duygular bu yazıda yer almamıştır. Kurumları bağlamaz. Çekirdek dünyamızın insanlarıdır konu edilen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder