13 Aralık 2011 Salı

Nasıl BEŞİKTAŞ'lı oldum?




Bizde, tuttuğu partiden, takımdan, yazardan, kısaca daha önce tuttuğu ne varsa artık, cayana "dönek" derler.
Ama
şöyle de bir şey var ki, tuttuğu partiyi, takımı, yazarı, kısaca kişileri tuttukları ne varsa "döndürmek" isteyende yine biziz.

Bu yazıyı okuyacak kartalların, "BJK'lı olunmaz, BJK'lı doğulur" sözleriyle bana itiraz edeceklerini, beni içlerine sindirmeyecekleri tehlikesini göze alarak;

Ben bir dönek'im diyorum ve bir dönekliğin öyküsünü yazıyorum.

Ben doğduğumda, bizim ailede rengarenk bir taraftar grubu vardı.
Ailemde herkesin tuttuğu takım farklıydı.
Yani doğuştan şaşkındım.
Ailede en çok sevdiğim insanın takımını mı tutsam, en çok gol atanı mı, renklerini beğendiğimi mi bilemedim anlayacağınız.


Futbolu hem çok seviyordum, hem de ciddi bir arayış içindeydim.
Yaşadığım şehrin takımının maçlarına babamla beraber düzenli olarak gidiyordum, hatta kardeşlerimin yakın arkadaşları olan futbolcuları birebir tanımanın, onlara dokunmanın hazzını yaşıyordum, ama nedense 3 Büyükler'in pırıltılı cazibesinden kendimi kurtaramıyordum.
Sonunda kararımı verdim, ve o senenin şampiyon takımını "benim takımım" olarak ilan ettim.

Uzun yıllarımı geçirdiğim 2. evimde de benden başkası benim takımımı tutmuyordu.
Birbirimize deli gibi tutkun bizlerin maç günleri birbirimize gösterdiğimiz sabır olağanüstüydü tabi.;) Derbi sonrası konuşma yasağı getirirdik evde.
Kimbilir belki de, taraftarın birbirine küfretmesine gösterdiğim tepki hep bu hoşgörünün eseridir.

Ama

3 kişilik evimizde diğer iki kişinin tuttuğu takım aynıydı, maçlardan sonra sarılışmalar, ağlaşmalar, çemkirmeler, sevinç, hüzün ne varsa işte birlikte paylaşılıyordu.
İtiraf ediyorum, arkadaşları arasında futbol tutkunu olmayan, maçları tek başına izleyen, her bi duyguyu sadece aynayla paylaşan ben, bu durumu nasıl kıskanıyordum, belli değil. O derece!

Yaşamın sürprizleri olur ya...

Onca yaşanmışlığın üstüne, pat diye hayatıma giren, Murathan Mungan'ın tabiriyle "uzun yolları göze alabilen" bir dostum oldu.
Yaşamın kıyısından beni çekip alan, yepyeni ümitlerle tam ortasına çekiveren, pırıl pırıl bir dostum.
Çok şeyi, hayatı paylaşıyorduk artık.
İkimizde futbol tutkunuyduk.
Ama

Can dostum takımına delice tutkuyla bağlı bir kartal'dı!

Maç günleri, arkadaşlarını aramasını, konuşmalarını, şakalaşmalarını hayranlıkla izliyordum. Deplasman maçlarını izlerken herşeyi unutmasını, sevincini, öfkesini, üzüntüsünü izliyordum gıptayla. BJK'ın yenmesi için dualar ediyordum, puan hesaplamalarını filan unutarak. O'nun mutluluğu herşeyden önemli olmaya başlamıştı.

O'na, iki kupa kazanan Beşiktaş'ın hatıra formasını almak için Kartal Yuvası'na girdiğimde içerdeki mutlu kalabalık atmosferin büyüsüne kapıldım gitti. Çıkmak istemiyordum. Herşeyi elledim dükkanda olan. Formalardan, kahve kupalarına kadar ne varsa dokundum.
Hani bir aşkın ilk kıpırtıları düşer ya midenize, çarpmaya başlar hızlıdan kalbiniz... işte tam olarak durumum buydu!
Elimde ona bir forma, kendime bir forma ve bir terlikle çıkarken yaşadığım mutluluk tarif edilemezdi.

Artık bir "dönek"tim.
Maçların heyecanını, çoşkusunu paylaştığım, dünyalardan çok sevdiğim bir dostum vardı artık benimde.
İçimde BeşiktAŞK büyütmüştüm dostluğun sevgisiyle, gücüyle hiç farkında olmadan.

Artık çok kartal'ın dediği gibi, sevgiliye duyulan sevginin önündeydi bu aşk.
Paylaşmanın keyfini yaşamaksa, olağanüstü bir duyguydu, reelde, sanalda.
Bir şampiyonluğa hayranlıkla başlayan takım tutma maceram, gerçek tutkuyla bağlandığım Beşiktaş'ımın fanatik bir taraftarı olarak gerçekliğine dönüşmüştü.

Dün gece Tayfur Hoca'nın, Serdal Reyiz'in, Ahmet Ateş'in özgürlüğüne kavuştuğu dakikalarda sevinçten hıçkırarak ağlarken, büyük takımım Beşiktaş'ımın "gururlu bir dönek" taraftarı olmanın mutluluğunu olağanüstü yaşadım, başka hiç bir şey düşünmeden.

Hayatımda bir kez dönmüştüm, döneklikse doğruya dönmüştüm ama.

2 yorum:

  1. Tek dönekliğin bu olsun. :) Bu arada twitter den sessiz sedasız kaçtın gözden kaçmadı ama :)kayhan Yılman

    YanıtlaSil
  2. Harika bir yazı keşke bıraktığın takımı da yazsaydın kuzen.. O zaman BeşiktAşk'ı daha iyi anlardı herkes.. :) Neyse iyi ki bizimlesin her ne kadar sanal alemde bizi bi başımıza bıraksan da.. Beklemedeyiz sakın unutma.. :)

    YanıtlaSil