2 Ekim 2010 Cumartesi

Ne zaman adam oluruz?

Benim bildiğim bu soruyu ilk soran, hayli ilgi gören Fatih Altaylı'ydı. Sorularını, yanıtlarını okuyanlardan biriydim. Ta ki Altaylı adamlık çizgisinden uzaklaşma eğilimleri gösterene kadar. Ve en son Bekir Çoşkun konusunda okuduklarımdan sonra, bu soruyu soran Altaylı'nın benim gözümde hükmü kalmamıştır! "Sizce siz ne zaman adam olursunuz?" diye sorabilmek isterdim kendisine.
Ama hakkını teslim etmek gerek. Soru güzel soru, silkinebilmemiz için. Her ne kadar soru sahibi henüz doğru yanıtı bulamamış olsa bile.

Adam olur muyuz?
Oluruz!
"Biz Türkler..." diye başlayan fotolara, sade vatandaşımızın saflıklarına gülümsediğimiz ama dalga geçmediğimiz zaman... Her olumsuz durumda, "burası Türkiye!" safsatasına sığınmayıp, neden,niçin aradığımız zaman...


Orhan Pamuk'un sahilde sevgilisi ile fotolanan romantik görüntülerine bakıp "ahh"diye iç çekip özenirken, adamın bizi nasıl sattığını unutup, iç çekmediğimiz zaman...


Binlerce döküman içinde, kendisine en yakın gelenlerle "Mustafa" filmini çeken, "kendi" Mustafa'sını el kadar çocuğa çaktırmadan (!) alkolik diye tanıtabilen, Sarı Zeybek'in* fatihi Can Dündar'a "bi yürü git ya!" diyebildiğimiz zaman...


Ahmet Hakan'ın, döndüm mesajlarıyla dolu yazılarına, ama "her an yine dönebilirim" mesajlarına prim yaptırmadığımız zaman... kaldı ki liboş diye tanınan Mehmet Barlas'ın bile çizgisine güvenirim, adamın yolu da, niyeti de belli. Ama her yazısında kendini ispat etme çabası, genel havayı koklayıp, bir gün sol bir gün sağ cepheye öğütler verme misyonu ile gerçekten "kimliğini" anlayamadığım sayın Hakan kusura bakma. Seni sevebilirdim...

Hande Yener, Demet Akalın, Gülben Ergen kıyaslamalarına saçmasapan konu mankeni olmadığımız zaman...


Sezen Aksu "evet" dediği için, içimizden geçen şarkılarını inkar etmediğimiz zaman...


Timur Selçuk gibilerinin asla devrimci değil, devrimi kullanabilecek kadar aşağılık olduklarını anladığımız zaman... Çetin Altan'da yanıltmıştı değil mi?


Fazıl Say'a inandığımız zaman! Arabesk yaşamı inkar edebilip, Cüneyt Özdemir kaypaklığına inanmadığımız zaman...


Yavşaklara yavşaklık yapmadığımız zaman!


Bekir Çoşkun'lara 11.köyü aratmadığımız zaman!


Yılmaz Özdil? yoksa kovuldu mu diye tasalanacağımıza Özdil'lere sahip çıkmayı becerebildiğimiz zaman!


Çocuklarımıza, ilkeli yaşamın erdemlerini öğretmeyi vazife edindiğimiz, dürüst bir yaşam çizgisinde onlara doğru örnek olabildiğimiz zaman...

"Adamlar yapmış" esprisinin sululuğundan vazgeçip, üretici olabildiğimiz, "biz de yaptık!" diye masaya vurabildiğimiz zaman...

Lady Gaga'yı değil, gerçek takip edilmesi gereken insanlara saygı duyup, yollarında ilerlerken çakma saçma profiller oluşturmadığımız zaman...

Karşısında olduğumuz fikirlere, küfürle değil, saygıyla yaklaşabildiğimiz, ama kendi fikirlerimizin tutarlılığını, kavga etmeden anlatabilme sabrını gösterebildiğimiz zaman...

Ama en önemlisi Kurtuluş Savaşı'mızı unutmadan, unutturmadan, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimlerine ve Cumhuriyet'imize sadakatle sahip çıkabildiğimiz zaman!

Biz adam oluruz!




3 yorum:

  1. Bu yaziyi yazabilen insanlar gibi dusunenelerin birlik olup birgun TBMM onunde bu dusunceleri ifade edebilecek Turkiye yi yaratabildigimiz zaman adam oluruz..

    YanıtlaSil
  2. Osman teşekkürler. Aslında bu düşünceleri TBMM önünde ifade etmeye gerek olmadığı zaman adam oluruz desem?;)

    YanıtlaSil
  3. Belikce sanada tesekkurler. Aslinda adam olabilmis olsaydik zaten sende bu blog ta bu soru ve gorusleri paylsmamis olacaktin diye dusunuyorum?:-)

    YanıtlaSil