10 Eylül 2011 Cumartesi

Nihayet, bizi yaz uyanıklığımızdan kurtaran diziler sezonunu açıldı!

Yaşasın, bütün yaz harıl harıl çalıştık, memlekette sorunlarını hallettik, eh az biraz dinlenmeyi hakettik.

Seçim yaptık.

Akp'yi rekor yüzdelerle iktidara getirdik. Getirdiler demiyorum, katkı payımızı asla inkar edemem bir CHP'li olarak!
Elimizde pankartlar protesto yürüyüşlerine katıldık, "hımm halkımız bu durumdan memnun değil, hemen uygulamaları değiştirelim!" dedirtemediysekte, biz sosyal sorumluluğumuzu yerine getirdik.

Şike gündeme bomba gibi düştü.

Hemen tepkilerimizi "sizin takım yapar, hepiniz ibnesiniz" diye basbas bağırarak koyduk, aa baktık bizim takımın elemanlarını da alıyorlar içeri, "abi bütün bu şike aslında soysuz Gs'nın başının altından 2002 sezonunda çıktı" diye olayları dozu artırılmış gırla küfürle çözme gayretlerimizi başarıyla sürdürdük. Rasim Ozan Kütahyalı, Mehmet Baransu gibi futbol ve hukuk otoritelerini gecelerce kanal kanal gezen temsilciler tayin ettiler, biz yine küfrettik! (edenlerden birisi benim, hakettiler!)
Bazıları çatlak sesleriyle, "abi hedef Aziz Yıldırım, düğmeye basan belli, ihaleye fesat karıştı" diye fikir beyan edecek oldular, pek duyulmadı ama Türkiye Twitter'cıları İbrahim Seten, Ahmet Çakar ikilisini "serbest atış poligonunda" izleme olanağına kavuştu!
Şike sorununu da çözemedik ama küfür ve hakaret edebiyatımıza bir dolu yeni deyim sokmayı başardık!

Tüm bunlar olup biterken, gerekçesi bir türlü somut dile getirilmeyen, bazı gazetecilerimizin, milletvekillerimizin cezaevinde tutuklu tutuldukları gün sayısını her gün yazarak, bu sorumluluğumuzda başarıyla yerine getirme rahatlığıyla, ilerleyen saatlerde "I'm at..." diye başlayan güncel sosyal tweetler attık.
Havalar sıcaktı, Silivri mahkemeleri kapısına dayanamadık ama duyarlıydık en azından.

Hilal Cebeci diye bir pampişimiz oldu, "neden insanlar bu kadını izler" derin sosyoloji, psikoloji araştırmalarına dalamadık, yine sıcaklardan diyelim, ama kadını izleyenleri "abazanlar" olarak ilan ettik. Bu hatırı sayılır rakamı, asla memleketin cinsel sorun davasıyla bağdaştıramadık ama kadına şiddet uygulayanların analarına küfrederek tepkimizi koyduk.
Ben biraz safım sanırım, neden elimizde onca pankartla "kadına şiddete hayır" sloganlarıyla yürüdüğümüz halde, şiddet vakaları arttı, anlamadım gitti.

Eğitim süreci başladı, yine kayıtdışı sümenaltı paralar pullar toplandı, bakan "takipteyiz" dedi, artık nasıl takipse velilerin feryatları dinmedi, ve bu geleneksel sorunumuz bu yıl da sürdü. (Henüz küfredeni duymadım bu konuda? )
Öğretmenler "atanamıyoruz sesimizi duyun" diye, ne kadar Twitter ünlüsü varsa "RT plizz" diyerek, seslerini duyurmaya çalıştılar, biz takipçiler duyduk ama kaçımız gerçekten takip edip, bakanlığı mail, fax bombardımanına tuttuk, öğretmen kardeşlerimiz için, rakam henüz açıklanmadı.

Saraylardan koltuklar evlere taşındı, olay komikti, espri üzerine espri patlatarak, hepimiz bu yöndeki yeteneğimizi ortaya koyduk.

Kaz Dağları'nda bilmem kaç şirket altın arayacak didik didik. Meşguldük, pek çoğumuz kızgın kumlardan serin sulara atlama eylemindeydik,bir iki güncel, entel itiraz yaptık, sonuç malum.

Somali'de halk açlıktan kırılırken, gündem "bizim çocuklarımızda aç, yardım edecekseniz onlara edin" oluverince, ikiye bölündük yine bir insanlık dramında! Bazıları açlık ve emperyalistlerin yarattığı zorunlu "kıtlık" mağduriyetini aynı kefeye koyunca, kaçınılmazdı bölünmemiz.

Ha bu arada ülkemize bir füze kalkanı yerleştirildi.
Orduyu sivilleştirilme adımları birer ikişer hızla atlamanmakta ve okuduğum kadarıyla "sivilleşme" yolunda 13 maddelik bir teklif beklemekte Meclis'i.
Başbakan İsrail'e kafa tutuyor. Bazı savaş çığırtkanlarının, "bir kısım medyanın" gazıyla, "yürü be başbakanım, arkandayız" sloganlarını duyuyoruz, okuyoruz.

Ama...
Bizim uyuma zamanımız geldi!
Dizi sezonu başladı.


Oysa ne güzel tam da alışmıştık, uyanık kalıp memleket sorunlarını halletmeye.
Bütün yazı Doktorlar dizisi izleyerek, kurtarma opresyonunda bize destek vermeyenler utansın!

Bu yazının notu: İffet, Fatmagül pozları vererek, rezil ve utanılası durumlar yaratanlara, bazı dizilerin, "hiç uyumadığını" düşünen ergenler için ne kadar yararlı olacağını anlatacaktım aslında. Bir dahaki yazıya kaldı.
Sevgilerimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder