13 Şubat 2011 Pazar

YOK BÖYLE DANS!


Bir süredir dikkatimi çeken bir şey var. Giderek sabırsız, tahammülsüz bir toplum haline gelmeye başladık.
Tamam kabul ediyorum, aslında çok sabırlıyız, hatta çok tahammülüyüz ve "ama" koparılması gereken yerlerde yaygara koparmıyoruz! Anladınız...
Bu konuda aslnda hiç yazmayacaktım, hatta bir kaç kez bunu belirttim. En azından ölüm raporu açıklanana kadar... Evet konu yine Defne. Daha doğrusu bu kez dolaylı olarak Defne.

Defne Joy Foster şöyle demiş Yok Böyle Dans yarışması provalarında; "Ben ünlüydüm ama bu yarışmayla popüler oldum." Haksız değil, pek çok kişi onu bu yarışma nedeniyle haftalarca izledi, güldü, şımarık buldu, geveze diyenler oldu, seveni, sevmeyeni hepsi bir kenara...
Ölüm nedeni açıklanmadan yazılanlar, çizilenler, aşağılamalar, dedikodulara dayalı varsayımlar, hatta bu varsayımlara inanıp suçlamalar.
Öyle görünüyor ki, raporlar açıklandıktan sonra epey kişi bazı pervasızca yazdığından, konuştuğundan sıkılacak.
Defne'nin ölümüne üzüldüğüm kadar, hakkında ağır ithamlarda bulunan yazılara üzüldüm. Bunu daha önce de yazmıştım.

Bugün konu Defne üzerinden, bambaşka bir konuyla karşımızda.
Bu kez darağacına çıkarılan isim Acun.
Yarışma programını bir hafta yayınlamamış, sonrasında erken finalle yarışmayı bitirme kararı almış.

"Keşke dans ettirmese, kalan 3 kişiyi birinci ilan etse, okul için gereken açık neyse biz SMS'lerle destek olsak." dedim bu sabah Twitter'da.
Daha sonra gelen tweetler, bu finalin hiç yapılmaması gerektiği yönündeydi çoklukla.
Çok içten yazayım, benimde asıl istediğim buydu başında. Yani, daha 1 ay bile geçmeden, o pistin üzerinde danseden neşeli kadının ardından, son 3'e kalan yarışmacıların neşeyle dansetmelerini bünyem kaldıramayacaktı. İzleyemem ki diyordum.

İzledim.
Başlangıcında Defne'ye ayrılan bölümde abartmıyorum, hüngür hüngür ağlayarak izledim. Acun'un gözleri dolarak, yutkunarak konuşma çabasını da izledim ve Saba Tümer'in tıkanışını da.
Ve Twitter'a baktım.
"Acun, ölü soyucusu, mezardaki kadını bile rating uğruna harcadı, o okul yapılabilirdi, gerek var mıydı bu reklamlara, programı 1 hafta erken bitirmek reklam gelirini düşürmüş, vay hesapçı..." türü pek çok öfkeli tweet okudum.

Programı izlerken evimizde tesadüfen bizimle olan misafirimiz bir tv çalışanıydı. Ona sordum, yanıtı şöyleydi, "Bir program satın almak çok zordur, sözleşmelerinde programı yayından kaldırırsanız yüklü tazminat ödeyeceğiniz maddesi bulunur. Kaldırırsa bu okul projesi gerçekleşmeyebilir."
Bunu Acun'da dile getirmiş, ben izlemedim.

İnsanları çok bariz hataları için kolayca yargılayabiliriz. Ve haklıyızdır da. Ama neyin neden olduğunu tam olarak bilemediğimiz durumlarda, sadece suçlarız. Ve bazan hatalara düşeriz. Acun'a bu konuda sorular sorulacak, yanıtları verilecektir belki, ama pek çoğumuz onu yine linç ettik bile.

Okul program sırasında tanıdıldı. Şimdi büyütülüyor, öğrenci sayısı 250 ye çıkarılacak ve hiç bir öğrenciden para alınmıyor.
Twitter'da okulu küçümseyen bazı tweetler okudum.
Şunu sormak istedim, "Tamam madem bu okulu yapmak kolay, e madem beğenmediniz, hadi o zaman kolları sıvayalım, toparlayalım aramızda para, bulalım arsa, sponsor bulalım, biz yaptıralım?"
Sorsam nasıl yanıt alırdım, açıkcası bilmiyorum.
Gerçekten kolay değil!
Hele ki özel eğitime muhtaç engelli çocuklar için okul yaptırmak, eğitmen bulmak, hizmet içi eğitimin devamını sağlamak asla kolay değil. Üstelik bu çocuklara bedava hizmet vermek...
Ülkemizde kurulan ilk eğitim merkezlerinden birisi Anadolu Üniversitesi bünyesindeki İÇEM'dir ve kurucusu Yılmaz Büyükerşen'dir. Nedeni işitmeyen kızıdır. Biraz araştırılırsa bu konuda Hoca çok suçlanmıştır, "aman kızı olmasa kurmazdı bu okulu" diye, ama bu okul sayesinde pek çok engelli çocuğa eğitim verilmiş, ve bir çok aile minnetar kalmıştır.
Yani bir sebeb-sonuç ilişkisi!
Olanağı olan bu konuda bir şeyler yapabilirse ne mutlu.


Bir de rating konusuna takıldım?
Acun'un ratinge ne kadar ihtiyacı var?
Zaten yaptığı her program fazlasıyla ilgi görmüyor mu?
Türk halkının eğlencesi tv'ler, bunu inkar edemeyiz, programlarını tartışmıyorum,gereksizdir vs, ama izleyen belli bir kitlesi var ki, Acun nerdeyse marka oldu bu programlarla.
Yani bu adamın, bir ölüm üzerinden rating yapma kaygısı taşıdığını sanmıyorum açıkcası.
Bir hedef belirlenmiş, ve bu hedefe ulaşıldı.

Acun'u savunmuyorum, ama anlatmak istediğim şu, acımasızca eleştirmek, eleştirileri hakarete vardırmak yerine önce biraz düşünelim. Ve konu sadece Acun değil...
Başlangıçta çok tersini düşünmeme karşın, bu acımasızca eleştiriler benim bile şu yazıyı yazmama neden oldu.

Bana göre bu programda yapılan en büyük hata, ödülün Can'a verileceği halde, birinci aranmasıydı. Keşke Acun, "Haydi Türkiye, bundan böyle Defne'nin adıyla anılacak bu programda, engelliler okulu için atıyoruz SMS'leri" deseydi! Bir gecede Gülben Ergen'e SMS yağdıran Türkiye, eminim bu gece attığı SMS'lerin 3 katını atardı.

11 yorum:

  1. "İnsanları çok bariz hataları için kolayca yargılayabiliriz. Ve haklıyızdır da. Ama neyin neden olduğunu tam olarak bilemediğimiz durumlarda, sadece suçlarız. Ve bazan hatalara düşeriz." Bunu hangimiz yapmıyoruz ki? Hepimiz mutlaka birilerini sorgusuz sualsiz suçlar ve dinlemeden kesin sonuca varırız. Bu yüzden Acunu suçlayanlara karşı bişi diyemicem. Çünkü kendi yaptığımızı, başkaları sevdiğimiz birisine yapınca hemen cephe alıyoruz. Halbuki aynı şeyleri kimbilir biz kimlere yapıyoruz. Sorgusuz sualsiz kimleri kimbilir nelerle suçluyoruz. Türk halkı böyle işte. Kendimiz de yapsak aynı yanlışı, başkası yapınca sinirleniyoruz işte...

    YanıtlaSil
  2. Kültürümüzün en büyük zafiyetlerinden biri profesyonellikle duyguyu karman çorman etmemiz. Bu program başından beri gayet profesyonelce yapılan bir prodüksiyon. Tamamen hicran zafiyetimizden dolayı sonlandırılmasını istiyoruz, mantıksız ve realist değil. Benim şahsen finalin formatıyla ilgili bir beklentim vardı, "lirik dans" denen bir dans türü var, teatral bir dans çeşidi. Belki de kollektif bir lirik koreografiyle daha anlamlı bir mesaj verilebilirdi Defne için. Yarışmacıların yarısı profesyonel, jüride 3 profesyonel var, ortak bir koreografi ile gayet tadında kıvamında bir "Defne" kompozisyonu lirik dansla şahane canlandırılabilirdi.... İşte bu noktada rating kaygısına girilmiş hissim var, yoksa programın sonlandırılması falan gerçekten reel hayatla bağdaşmayacak oksimoron beklentiler.

    YanıtlaSil
  3. Teşekkürler Salla. Yaşadığım müddetçe başıma gelen her olayı önce sakince değerlendirmeyi, hatta bir süre susmayı, haksız olanın bile haklı bir tarafını bulmayı ve daha sonra değerlendirmeyi uygun bulmaya başladım artık.
    Bunu herkesden bekleyebilir miyim? Elbette hayır. Bu nedenle hoşgörüyle bakmaya çalışıyorum sadece. Şikayet ettiğim tek şey, yargılamanın hakarete varması. Bu sadece Acun konusunda değil, hemen her konuda.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. İşte tam düşündüklerimi yazmışsın Derya. Farklı bir final çok daha anlamlı ve yerinde olurdu. Bu düşünülmeliydi.
    Bu arada çok gerçekci bir yaklaşımla, şunu diyebilirim, yayınlanan programı her hafta liste başı olan yapımcı bile bir rating kaygısı taşıyor. Bu çok anormal bir beklenti değil. Ama Defne'nin ölümünün ratingi artıracağı gibi bir düşünce içine girdiyse Acun... bunu kim affedebilir?

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  5. Yanlış yapıyorsun o zaman belikce. Yapman gereken haklı bir taraf bulmaya çalışıp değerlendirmek yerine karşında haksız olduğunu düşündüğün kişiden ne olduğunu öğrenmek. İşte ilk mesajda da bahsettiğim buydu zaten. Biz ne için kimleri suçlamıyoruz ki...

    YanıtlaSil
  6. Hedef kitlesinin beklentilerine uygun bir program yapmış olmasını da pek affedemem aslında, ama "biz büyüdük ve değişti dünya!" diyesim var. Benim düşünebildiğimi onca insanın düşünememiş olduğunu sanmıyorum. Neyse...

    YanıtlaSil
  7. Salla... lütfen yanlış anlaşılma olmasın. Polyanna'cılık oynamıyorum. Haksızın da bir haklı tarafı var mı diye araştırmam, onu haklı çıkarabilmek amacıyla değil tabi ki. Varsa yapılan bir haksızlık, buna iten neden nedir bilirsem, daha sağlıklı sonuçlara ulaşabileceğim düşüncesi sadece. ;)

    YanıtlaSil
  8. Derya, dün bu konuyu da Twitter'da konuştuk aslında. Bizler son zamanlarda bütün toplumu sadece Twitter'da yazanlar olarak görmeye başladık galiba. Defne konusunu çok sert bir şekilde kapatan bir kesim var, unutma derim.;(

    YanıtlaSil
  9. Neyse sen beni yanlış anlamışsın sanırım. Defneye üzüldüm. Yaptığı, nerde öldüğü falan açıklananlar bana da saçma geldi ama beni ilgilendirmez. Yarın öbürgün ben de böyle bi durumda ölürsem benim de arkamdan konuşmayan tanıdık kalmaz demek ki.

    YanıtlaSil
  10. twitter'dan ön yargıya bir örnek olsun kuzen.. odatv mevzusuyla önce nazlı ılıcak suçlandı.. nazlı ılıcak aynı saatlerde odatv'ye yapılan baskını gereksiz ve yakışıksız buldu ve aynı aymaz tavır devam etti.. korkusundan böyle yazdı dediler..

    ön yargıyla ben suçlarım senin kafanın içini biliyorum diyerek bazıları suçlanabilir ama kimse benim hakkımda öyle düşünemez beni suçlayamaz denir..

    kuzen ben iki tarafı dinlemeden kesin emin olmadan kimse için suçlayıcı ifadeler kullanmam.. acun bence bu ülkede ki en samimi programcılardan.. hiç kimse bu kadar uzun rol yapamaz.. millet acunun kazandığı paradan dem vuruyor peki yadırgayanlar gazoz kapak mı alıyor çalıştıkları şirketten.. sapla samanı birbirine karıştırmanın salakça düşüncelerin entellik sanıldığı ve alkışlandığı bir dönemdeyiz..

    Allah hepimize akıl fikir sağlığı versin.. ve olaylara içinden değil bi adım gerisinden bakmayı nasip etsin..

    YanıtlaSil
  11. Sağol Orhan.
    Nazlı Ilıcak konusunda pek tarafsız olamam, ama genelde ne anlatmaya çalıştığımı anladığın, bunu dile getirdiğin için teşekkür ederim.
    Hepimizin sağlıklı akla ve sağlıklı düşünceye ihtiyacımız var.
    Sevgiyle.

    YanıtlaSil