21 Şubat 2011 Pazartesi

YAZAR/YAZAN

Gazetelerde köşe yazarları, net gazeteleri yazarları, blog yazarları derken... sayıları binbin'leri aşan bir yazan kadrosu! Kimi siyaset, kimi aşk sevda, kimi sanat, öyle böyle derken, ciddi anlamda bir yazan/r patlaması yaşıyoruz memleketimde.

Ha her yazar aynı zamanda "düşünür" mü, tartışılır. Yani Pucca'da yazar! Ve ben de okudum, şimdilerde köşesini okumaya devam ediyorum. Sağolsun bir ara Cem Mumcu'ya beni önerip, "bi el at şu garibana, yazsın bişiler bir yerlerde" demişti, hakkı üstümde kalmasın. Cem Mumcu bana hiç el atmadı, yani en azından bu öneri üstüne ses çıkarmadı, kibarlığı için teşekkür ederim. Pucca'da bu ezikliğini her "fenomen" gibi, basit bir Twitter kullanıcısı olan "ben"e yazdığı tweeti silerek gösterdi. Konu kapandı.

Hep bir inancım vardır, okunan herşey yazılmalı, diye. Bu bağlamda Pucca ve "bu edebiyat mı?" diye kınanan yazaNların yazmasına asla itiraz edemem. Her yazılanın edebi değer taşımasına katılmadığım için. Yazılar arz talep sonucudur, başarılıysa şapka çıkarılır elbet.

Ve yine ama...

Yazar sorumluluğu diye bir yazı yazmıştım daha önce, yazar ve yazan farkına şimdi el atıyorum.

Yazan ayrı, yazar ayrı benim gözümde.

Reşat Nuri Güntekin emek vermiş, Yaprak Dökümü adlı romanı yazmış. Roman bir babanın, gururu esirliğinde acizliğini anlatan bir roman. 90 sayfa kadar.
Ve bizim yazanlarımız bu 90 sayfalık romandan 900 bölüm çıkararak, o zavallı babayı nerdeyse kahraman ilan ederek öldürdü.

Aşk-ı Memnu, Refik Halit Karay'ı ezip geçerek, Bihter'e üzüldüğümüz, "Ednan Bey canın çıksın e mi" dedirten senaryo yazarlarının elinde halkın nabzını tuttu.

Bugünlerde elimde yine Ayşe Kulin kitapları. Bu hayran olduğum yazarı okudukça, yazmaktan vazgeçivermek geliyor içimden. Böyle yazarlar varken ben ne yazabilirim diye. Kulin'in de Gece Sesleri adlı romanı tv dizisi olmuştu, diğerleri gibi romandan alınan sadece ana konu ve isimlerdi.

Diziler senaryolaştırılmıyor yani, yeniden yazılıyor yazanlar tarafından. Amaç rating!


Yani birileri yazar, diğerleri yazan.

Her köşe yazarının, edebi eser yazamayacağı gibi, her edebi eser yazanın köşe yazarı olmasını beklemek doğru olur mu?
Zaten bu nedenle yazarların sıfatları var, "köşe yazarı, roman yazarı, öykü yazarı, magazin yazarı" gibi.

Ve yine bir ama...

Başında belirttiğim görüşümün hep arkasındayım, talep varsa hiçbir yayına karşı değilim.
Ama, talebin kalitesizi sunması, kalitesizliğin giderek yaygınlaşmasına karşıyım.

Hergün kimbilir kaç yazı okuyorum, net gazeteleri, bloglar'da. "Ah neden seni keşfetmiyorlar ki?" dediğim, ellerinden tutulmasını canı gönülden istediğim kişilerin yazıları.
Gazetelerin köşelerini tutan, özelliği sadece popülaritesi olan, ya da eş, dost akraba aracılığıyla "yazan" olanları görünce isyanım boş değil yani bir okur olarak.
Eda Taşpınar'ın, sadece popülerliği nedeniyle, yüksek tirajlı bir gazetenin köşesini istila etmesi karşısında, Neslihan Acu gibi, gerçekleri yazmaktan kaçınmayan, korkmayan bir yazarın, kaliteli bir kalemin sadece net gazetesinde yazmasına, görüşlerini daha fazla kişiye aktaramaması isyanımda haksız mıyım?

Küçük bir not: Hep "eğitim şart" a bağlarız ya, zorlandığımız zaman. Evet, eğitim gerçekten şart. Ne magazine karşıyım, ne yerinde geyiğe, yeter ki taleplerimiz doğru tercihlerden yana daha fazla artsın.

Bir not daha: Blog yazarlığının saydıklarının arasında işi ne derseniz, unutulmasın ki Dizüstü Edebiyat, bu yazarlara fırsat tanıyarak, ciddi bir ilk başlatmıştır.

4 yorum:

  1. Cıks benden hiç bahsetmemişsin kuzen biraz dokundurmuşsun sadece olmamış yazı.. Şaka la şaka.. Tespitlerin her ne kadar tam isabet olsa da ben her yazarın kendine has üslubu ve tarzı olmasından yanayım.. Bunu niye yazmadıncılıktan ziyade özgürce ne istiyorsa yazması taraftarıyım.. Zaten sende ekseriyetle ondan bahsetmiş gibisin.. Çok ukelaca yazılmış görüntüsü olsa da ince nüanslarıyla takdire aşiyan bir yazı kümesi izlettirdin bizlere.. Bravolu tebrikler kuzen.. Git gide köşe yazarı tarzlı üslubu takınıyormuş gibi yazsanda.. :)) iyiydi iyi daha ne olsun..

    YanıtlaSil
  2. Yani zaten başında dedim ki, abi bak ben de ukalalık var diye Orhancım? ;)
    Köşe yazarı tarzı? Eee burası benim köşem? Haa, "adam" dan sözetmiyorum, yattık, kalktık, ay şöyleydi, bana şunu dedi, ben bunu dedim, filan yazmıyorum. Yazanı okuyorum, karışmıyorum, ama bana uymaz kuzen. Senin sevdiğin iki sözcükle, benim ki "o tarz" ;)
    Sevgilerimle can kardeşim.

    YanıtlaSil
  3. Ah belik,vah belik.Sen köşe yazarı olmak için kpss'ye girdin mi? Yoksa unut bu işi.Ülkedeki iki kutbun birine temasın yoksa, senden hiç bişiy olmaz.Boşuna dert edipde yaptığın işten de tiksinme.SEN BÖYLE GÜZELSİN :)

    YanıtlaSil
  4. ;) Ne işim olur benim köşelerde Yavuz?;) Bu köşemde mutluyum ben. Özgürüm.

    YanıtlaSil