2 Şubat 2011 Çarşamba

Defne


Televizyon ekranında kıvırcık saçları kısacık kesilmiş, esmer tenli, elinde mikrofon oradan oraya koşuşturup duran enerji dolu kızı ilk gördüğümde, ne programı yaptığına dikkat bile etmeden hayran hayran bakmıştım.
Güzel değildi, ama çok sempatikti. Hiç durmadan konuşuyor, koşturuyordu. İnsanlarla söyleşi yapıyordu yanlış hatırlamıyorsam.
Bir ara ekran yüzüne odaklandığında adı yazdı bant üzerinde; Defne Joy Foster!
Defne ya da Foster ilgimi çekmedi, Joy'un bu kıpır kıpır insana yakışan tek adı olduğunu düşündüm aynı anda.
Lakabı olduğunu düşünmedim değil, yanlış bilmiyorsam gerçek adıymış. Amerikalı bir baba ve Türk anne.
Daha sonraları arasıra rastladığım, ama ne sonunu ne başını izlediğim çeşitli programlarda sunuculuk yaptığını gördüğüm genç kızın Türkçe'sinin akıcılığı, kurduğu rahat diyaloglar, her ne kadar sürekli izleyicisi olmasam da, ona hep sempati beslememe neden oldu.

Acun Ilıcalı'nın Yok Böyle Dans yarışmasını, ev arkadaşlarımın programı izlerken yaptığı şamataya özendiğim için izlemeye başladım. Güneri Civaoğlu'nu izlemek nasip olmadı ama, Defne'yi, SMS'ler sayesinde son haftalara kadar kaldığı tüm yarışlarda izledim, dinledim! ;) Dans etmekten çok, programı 'show'a çevirme ustası Defne...
Bir gece kendisini "gösteri maymununa" benzetmesine içerledim. Hatta arkadaşlarım "amann yeter bu gevezenin bitmeyen çenesi" dediklerinde gülümsedim. O arkadaşlarım bu sabah duydukları haberle yıkıldılar, hatta söylendikleri için kendilerine sorumluluk biçtiler. "Ben "git artık Defne" dedim ama ölüme gitmeni kastetmedim ki..." diye çaresizce gözyaşı döktü birisi.
Yarışma boyunca o konuştukça, için için Acun'un rating uğruna, hep son ikiye kalan Defne'yi bırakmak için SMS'lerle oynadığını bile düşündüm.
Ona gevezelikleri için hiç kızmadım gülerek izledim, sadece "kocayı bırakıp, hocayı alıcam" dediğinde, bizim toplumumuzun ve elbette benim aile konusunda hassaslığımızı bildiğim için kırıldım, hatta bunu Twitter'da "olmadı bu espri" yazarak paylaştım.
O bir anneydi, mutlu bir evliliği olduğunu biliyorduk ve bir anneye espri bile olsa bazı sözler yakışmıyordu!

Ama...
Ölümmüş asıl yakışmayan!


Defne Joy Foster, bu sabah öldü.
Ardında soru işaretleri bırakarak.
Astım krizi miydi, içki üstüne ilaç mı içmişti, kalp krizi miydi, neden başkasının evindeydi? Sorular sorular...
Bugün, son günlerde gündemde olan popüler bir insanın ölümünün, bazı insanların çirkin yüzlerini nasıl ortaya çıkartabildiğine tanık olduk. Daha otopsi bile yapılmadan, ölüm nedenini alkole, uyuşturucuya bağlayanları, daha da ileri gidebilen yobazların onun çıplak dansetmesinin günahkarlığının (!) bedelini ödediğini yazdığını okuduk.
Şu ana kadar izlediğim kadarıyla kesinleşmiş bir rapor yer almadı medyada.
Avukatı bir basın açıklaması yaparak, spekülasyonların ailesi üzerinde yarattığı üzüntüyü belirterek, bunların gerçeği yansıtmadığını ifade etti.

Yarın üzeri toprakla örtülecek.
Belki hiç bir zaman kesin net bilgiye ulaşamayacağız, ve örümcek kafaların spekülasyonları açıktan olmasa bile, anlamlı (!) sözlerle sürdürmesini izleyeceğiz.
Bense şu dakikalarda, hiç bir şeyden haberi olmayan, annesini arayan 1.5 yaşındaki oğlunu düşünüyorum, ve yaşamı boyunca onu bekleyen zor soruları...

Ve Defne'nin ölüm nedenini filan merak etmiyorum artık!

Sadece, astım rahatsızlığı olduğu gerçeğini gözönünde bulundurarak, alkol ve ilaç alımı konusunda yazan bazı uzmanların sözlerini kayda değer buluyorum. Bugün Ege baskısında @tuncayfiliz'in değindiği konuları, Defne'nin ölümünden bağımsız olarak, kayda değer açıklamalar olarak kabul ediyorum, alkol sonrası alınan masum bir aspirinin bile vücutta ne hasarlara yol açabileceği gerçeğini öğrendiğim için daha dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Ve güleryüzlü, insancıl, hiperaktif, hep heyecanlı, kıpır kıpır yerinde duramayan komik kadına Allah'tan rahmet diliyorum sadece.
Ölüm şaka olmadığına göre, kötü şakaydı demeden...

6 yorum:

  1. Ölüm, yokoluş, sonrasının bilinmediği, fani şuurumuzun sınırlarının fersah fersah üstünde olan tokat kadar "gerçek" şey. Hayatı hatırlattığı ve hayatın/yaşamanın altını kalın çizgilerle çizerek adeta yaşadığımızı ve bunun ne eşsiz bir süreç olduğunu haykıran bilinmez. İnsanız, egomuz daima evrensel ve varoluş gerçeklerinin bir basamak üstüne çıkarak bizi yanıltıyor. Bahanelere, tevatürlere, kimi zaman da "bilgi kirliliğine" sığındırıyor bizi egomuz, aslında altında yatan "ben de öleceğim bir gün" endişesi, bunları yapmazsam ölmem ben sığınması. Bir an bütün bu egosantrik reflekslerden sıyrılabilsek ve sona ermiş bir hayatın gerçekliğini algılamaya çalışsak, işte o zaman, o kısacık an bile, ölüme sebep olan hertürlü etkeni bir toz tanesi kadar önemsiz kılıyor. Bunu öğrenmek için, temenni asla etmem ama, ölümün çok yakınınıza düşmesi yeterli. Umarım bunu herkes mümkün olan en geç ve en "sıralı" şekilde öğrenir, ama ölüm o kadar gerçek ki, yanında bütün sebepler biçare kalır. Çok üzgünüm, çok genç ve çok verimli olabilecek bir yaşam sona erdi, bir bebek annesiz büyüyecek. Umarım, varsa eğer bir "master plan", gerek Defne için gerekse de geride bıraktığı evlat için optimum bir plan olsun.

    YanıtlaSil
  2. hiç bi ölüm zamansız değildir.. hiç bi ölüm nedensiz değildir.. her ölümün aslında tek nedeni de eceldir.. tam zamanında tam yerinde olması gerektiği gibi..

    bunun dışında kalacak tüm hesap sormalar sahibi tarafından sorulacaktır.. kendi nefsini ilahlaştırıp her önüne gelenden hesap soran hangi görüşten ve hangi cemiyetten olursa olsun embesildir.. bu yüzden Peygamber Efendimiz ''Ölülerinizin arkasından iyi konuşun'' buyurmuştur..

    doğmamış çocuğa don biçen balta girmemiş ormandaki vahşi ne olacak diye merak edenlere önerim: sen ne olacaksın?

    kuzen bir kesimin yavşaklığından söz etmişsin ama eksiklikler var.. o kadına her türlü sosyal mecrada her türlü terbiyesizliği yapanların birden ayyy çok üzüldüm kendimde değilim timsah gözyaşlarından bahsetmemişsin.. iyi ki de bahsetmemişsin zira yazıyı kirletmekten başka birşey olmazdı..

    diyeceğim o ki; sahibimize gitmemize bir nefes daha kaldı.. gidenleri değil kendimizi sorgulamanın vakti geçmedi mi?

    YanıtlaSil
  3. Derya, Orhan sağolun.
    Ben hiç bir zaman ölüme isyan etmedim, ailemi kaybettiğim zaman bile. İsyan farklı, üzülmek farklı şeyler. Emanet can taşıyoruz ve zamanı gelince teslim edeceğiz elbet.
    Emanet olarak kabul ettiğim için, iyi bakmaya gayret ederim. Her ölüm ardından hepimiz bir şeylerden ders alıyoruz, ama bu ölenin ardından "şöyleydi,böyleydi..." konusuna girmeyi gerektirmez benim için. Kimse kimsenin hayatını yaşamıyor ve kimin neyi neden yaptığını sorgulamak ya da yargılamak hiç yapmadığım bir şey, yapmam da.
    Orhancım, söylediği sözler kişileri bağlar, bize de söylediği söz kadar değer vermek düşer sessizce. Aksi halde ortalıkta kaynayan kazana bizde bir odun atmış oluruz.
    Ben sadece rahmet diliyorum, ötesi konular için laf söylemek, tenkit etmek için kalem oynatmam. Ama unutmam. İkiyüzlülüğü de, yalanı da, sahteliği de. Kime nasıl yaklaşmak gerektiğini bilmek yanıma kar kalır sadece.

    YanıtlaSil
  4. Cok guzel bir yazi olmus icimden gecenleri ozetlemis cok tesekkurler. Insanlarin olen birisinin arkasindan Allah rahmet eylesin disinda soyledikleri hicbir seyi anlayamiyorum. Yasarken bile hele hele hayatina dahil olmadigimiz insanlarin hareketlerini, yasamlarini yargilama hakkimiz yok bence. ve su an yapilan tum yorumlar sadece can acitici. Genc bir kadin, ustelik cocugu olan bir kadin oldu. Bir bebek annesiz, iki anne evlatsiz, bir es sevgilisiz, bir suru insan arkadassiz, dostsuz kaldi. Bir hayat son buldu. Ben sadece buna uzuluyorum. Unlu ya da unsuz, dunyanin herhangi bir yerinde hayatini kaybeden herkese uzuldugum gibi. Sadece Allah rahmet eylesin...

    YanıtlaSil
  5. Kime sorarsan sor, bir şey vardır ve herkes aynı şeyi söyler ya! işte Defne öyle bir şey-di :(
    Sempatik cıvıl cıvıl, deli falan filan. Sonrası için dileklerde bulunmak istemiyorum, zaten benim duam kabul olsa, yani olsa keşke.!? ama umarım hakettiği gibi yaşamıştır. en kısa bunu söyleyebilirim. hani bir cümle vardır ya kaybettiklerimizin arkasından söylenen, ben biraz ekleme yapacagım ona müsadenizle. Ailesine başsaglığı, kendisine Allahtan rahmet, o arkasından ileri geri konuşan gerizekalılarada biraz akıl,şeref, haysiyet diliyorum.

    YanıtlaSil
  6. Hepsi bu aslında Gülçin. Allah rahmet eylesin. Ötesi bizlerin sorunu olmamalı zaten. Alınacak ders varsa, yazıda belirttim, onu alalım, susalım. Teşekkür ederim, sevgiler.

    Çok haklısın B2B...

    YanıtlaSil